Ebeveynliğin yazılı olmayan kurallarından biri de içgüdülerdir. Bazen çocuğunuzun davranışlarında, duygularında veya genel halinde kelimelere dökemediğiniz bir farklılık hissedersiniz. Bu his, beraberinde bir dizi soruyu getirir: "Acaba abartıyor muyum?", "Bu sadece bir evre mi, geçip gider mi?", "Doktora gidersem çocuğumu 'etiketlemiş' olur muyum?" Bu endişeleriniz çok doğal ve yalnız değilsiniz.
Bir çocuk psikiyatristine başvurmak, bir "sorunu" etiketlemek değil, çocuğunuzun dünyasını daha iyi anlamak ve ona en doğru şekilde nasıl destek olabileceğinizi öğrenmek için atılmış güçlü bir adımdır. Peki, o adımı atma vaktinin geldiğini gösteren işaretler nelerdir?
Kural 1: Sorun, "İşlevselliği" Bozuyorsa
En temel kriter budur. Gözlemlediğiniz zorluk, çocuğunuzun veya ailenizin günlük yaşamını, yani "işlevselliğini" belirgin ve sürekli bir şekilde olumsuz etkiliyorsa, bu durum "gelip geçici bir evre" olmaktan çıkmış demektir. İşlevselliğin bozulduğu alanlar şunlar olabilir:
Okul Hayatı: Ders başarısında ani ve açıklanamayan bir düşüş, ödevlerini yapmayı sürekli reddetme, okula gitmek istememe, öğretmenlerle veya arkadaşlarla sık sık sorun yaşama.
Sosyal İlişkiler: Eskiden keyif aldığı arkadaş gruplarından çekilme, yeni arkadaş edinememe, sürekli bir yalnızlığı tercih etme veya akran zorbalığına maruz kalma/zorbalık yapma.
Aile İçi Dinamikler: Evde sürekli bir gerginlik hali, aşırı inatçılık, bitmek bilmeyen öfke patlamaları veya ailenin diğer üyelerinden tamamen kopma.
Kişisel Bakım ve Rutinler: Uyku düzeninde belirgin bozulmalar (çok az veya çok fazla uyuma), iştahında ciddi değişiklikler, kişisel hijyenini ihmal etme.
Eğer bu alanlardan bir veya birkaçında aylardır süren bir bozulma varsa, bir uzmanın görüşünü alma zamanı gelmiş olabilir.
Kural 2: Duygu ve Davranışlardaki Aşırı Değişimler Gözlemleniyorsa
Her çocuğun kötü günleri olur. Ancak aşağıdaki durumlar sürekli hale geldiyse, altta yatan bir zorluğa işaret edebilir:
Duygusal Aşırılıklar: Sadece üzüntü değil; haftalarca süren aşırı alınganlık, yoğun bir mutsuzluk, eskiden keyif aldığı hiçbir şeyden zevk alamama (oyunlar, hobiler vb.) veya tam tersi, sürekli bir öfke ve tahammülsüzlük hali.
Yoğun Kaygı ve Korkular: Yaşına uygun olmayan veya günlük hayatını engelleyen korkular. Örneğin, anneden ayrılamama, sosyal ortamlara girememe, sürekli kötü bir şey olacağına dair endişelenme veya panik atak benzeri belirtiler.
Aşırı Hareketlilik ve Odaklanma Güçlüğü: Enerjisinin yaşıtlarından bariz şekilde fazla olması ve bu durumun okulda veya evde ilişkilerini bozması. Veya tam tersi, basit bir göreve bile odaklanmakta aşırı zorlanması, sürekli dalgın olması.
Tekrarlayan Davranışlar ve Takıntılar (OKB Şüphesi): Anlamsız olduğunu bildiği halde yapmaktan kendini alamadığı davranışlar (örneğin, sürekli el yıkama, eşyaları belirli bir düzene sokma) veya zihninden atamadığı takıntılı düşünceler.
Sosyal İletişimde Beklenmedik Farklılıklar: Göz teması kurmaktan kaçınma, şakaları veya sosyal imaları anlamakta zorlanma, kendi dünyasında gibi görünme.
Bedensel Şikayetler ve Tikler: Tıbbi bir nedeni bulunamayan sürekli baş veya karın ağrıları. Veya yeni başlayan, istemsiz göz kırpma, omuz silkme, boğaz temizleme gibi sesli veya bedensel tikler.
Kural 3: "Asla Beklenmemesi" Gereken Durumlar
Bazı durumlar, "biraz bekleyip görelim" yaklaşımını kabul etmez ve acilen bir uzmana başvurmayı gerektirir:
Kendine veya Başkasına Zarar Verme: Çocuğun kendine zarar vermesi, bu yönde düşünceleri olduğunu söylemesi veya ölmek istediğinden bahsetmesi.
Gerçeklikten Kopma: Orada olmayan şeyleri gördüğünü veya duyduğunu söylemesi.
Ani ve Şiddetli Geriye Gidiş: Daha önce kazandığı becerileri (konuşma, yürüme vb.) aniden kaybetmesi.
Sonuç: Anlamak, Etiketlemek Değildir
Çocuk psikiyatristine gitmek, çocuğunuzun "sorunlu" olduğu anlamına gelmez. Bu, onun iç dünyasında yaşadığı zorlukları anlamak, ona doğru araçları sunmak ve potansiyelini tam olarak ortaya çıkarabilmesi için önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olmak demektir. Erken ve doğru müdahale, çocuğunuza verebileceğiniz en değerli hediyedir.
Ankara'da Doç. Dr. Büşra Olcay Öz gibi uzmanlar, bu endişelerinizi dinlemek ve çocuğunuzun dünyasını anlamak için buradadır. Bir değerlendirme, sadece bir sorunu teşhis etmek değil, aynı zamanda çocuğunuzun güçlü yanlarını keşfetmek ve ona en uygun destek yolunu çizmek anlamına gelir. İçgüdülerinize güvenin; endişelerinizi dinleyecek bir uzmana danışmak, çocuğunuza verebileceğiniz en anlamlı destektir.