Bir dedenin vedası, sevilen bir evcil hayvanın kaybı veya aile bütünlüğünü sarsan bir boşanma... Hayatın kaçınılmaz bir parçası olan kayıplar, yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de derin ve karmaşık duygusal süreçleri beraberinde getirir. Çocukların yası, genellikle sessiz ve görünmez bir yaradır. Onların bu acıyı nasıl yaşadıklarını ve neye ihtiyaç duyduklarını anlamak, ebeveynlerin bu zorlu süreçte onlara en doğru şekilde rehberlik edebilmesi için hayati önem taşır.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ, çocukların yasının yetişkinlerden farklı olduğunu, onların acılarını kelimelerle değil, oyunlarıyla, davranışlarıyla veya bedensel şikayetleriyle ifade edebileceklerini belirtiyor. Ailenin bu süreçte kendi acısını yaşarken, çocuğun duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmasının ve ona güvenli bir liman sunmasının, çocuğun bu travmatik deneyimi sağlıklı bir şekilde atlatmasındaki en önemli faktör olduğunu vurguluyor.
Bölüm 1: Çocukların Gözünden Ölüm: Yaş Gruplarına Göre Kavramlar
Çocukların ölümü ve kaybı anlama biçimi, bilişsel gelişim düzeylerine göre değişiklik gösterir. Onlara destek olabilmek için önce onların dünyasından bakabilmek gerekir.
0-3 Yaş (Bebeklik/İlk Çocukluk): Bu yaş grubundaki çocuklar ölümü soyut bir kavram olarak anlayamazlar. Onlar için kayıp, sevilen kişinin "yokluğu" ve günlük rutinlerinin bozulması anlamına gelir. Kaybedilen kişinin yokluğunu hisseder, ailedeki gerginliği ve üzüntüyü sezerler. Bu durum onlarda huzursuzluk, uyku ve beslenme düzeninde bozulma ve gerileme davranışları olarak kendini gösterebilir.
3-6 Yaş (Okul Öncesi): Bu dönemde çocuklar, ölümü geçici ve geri döndürülebilir bir durum olarak algılarlar. Ölen kişinin bir gün geri geleceğine, uyuduğuna veya bir yolculuğa çıktığına inanabilirler (sihirli düşünce). Ayrıca benmerkezci düşünce yapısı nedeniyle, "Ben yaramazlık yaptığım için dedem hasta oldu ve öldü" gibi düşüncelerle kendilerini suçlayabilirler.
7-12 Yaş (Okul Çağı): Bu yaşta çocuklar ölümün kalıcı ve geri döndürülemez olduğunu anlamaya başlarlar. Ölümün tüm canlıların başına geldiğini kavrarlar. Ancak bu gerçek, onlarda yoğun bir kaygıya neden olabilir. Kendilerinin veya diğer sevdiklerinin de öleceğinden korkabilirler. Acılarını öfke, okul sorunları veya içe kapanma gibi davranışlarla gösterebilirler.
13-18 Yaş (Ergenlik): Ergenler, ölümü bir yetişkin gibi anlarlar ancak duygusal tepkileri çok daha yoğun ve karmaşık olabilir. Bir yandan yetişkin gibi davranmaya çalışırken, diğer yandan çocuksu bir çaresizlik hissedebilirler. Yasa karşı ilgisiz veya duyarsız görünebilir, acılarını riskli davranışlarla (alkol/madde kullanımı, okuldan kaçma vb.) maskelemeye çalışabilirler.
Bölüm 2: Yasın Dili: Çocuklarda Görülen Tepkiler Nelerdir?
Çocuklar acılarını her zaman ağlayarak göstermezler. Yası ifade etme biçimleri çok çeşitli olabilir:
Duygusal Tepkiler: Yoğun üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, kafa karışıklığı, yalnızlık hissi.
Davranışsal Tepkiler: Huzursuzluk, saldırganlık, içe kapanma, yaşından daha küçük bir çocuk gibi davranma (parmak emme, alt ıslatma gibi gerileme davranışları), ölen kişiyle ilgili sürekli konuşma veya tam tersi, konudan tamamen kaçınma.
Fiziksel Tepkiler: Nedeni bulunamayan karın ağrıları, baş ağrıları, iştah ve uyku düzeninde değişiklikler, yorgunluk.
Okulla İlgili Sorunlar: Dikkatini toplayamama, ders başarısında ani düşüş, okula gitmek istememe.
Bölüm 3: Acıyı Sarmak: Aileler İçin Destekleyici Adımlar
Bu zorlu süreçte çocuğunuza vereceğiniz destek, onun yarasını sarmasına yardımcı olacaktır.
Dürüst ve Somut Olun: "Uzun bir yolculuğa çıktı" veya "derin bir uykuya daldı" gibi belirsiz ifadelerden kaçının. Bu, çocuğun kafasını karıştırır ve size olan güvenini zedeler. Onun yaşına uygun, basit ve dürüst bir dil kullanın. "Dedemin bedeni artık çalışmıyordu, bu yüzden öldü. Onu artık göremeyeceğiz ama kalbimizde ve anılarımızda her zaman yaşayacak."
Duygularına İzin Verin: Ağlamasına, öfkelenmesine, soru sormasına izin verin. Tüm duygularının normal ve geçerli olduğunu ona söyleyin. "Üzülmen çok normal, ben de çok üzgünüm" demek, onunla duygusal bir bağ kurmanızı sağlar.
Kendi Duygularınızı Saklamayın: Ebeveyn olarak güçlü görünmeye çalışıp kendi üzüntünüzü saklamak, çocuğa "üzülmek kötü bir şeydir" mesajı verir. Ağladığınızı görmesi, bu duygunun normal olduğunu anlamasına yardımcı olur.
Rutinleri Koruyun: Kaybın getirdiği kaosa karşı, günlük rutinleri (yemek, uyku, okul saatleri gibi) olabildiğince korumak, çocuğa güvenlik ve öngörülebilirlik hissi verir.
Eğer çocuğunuzun yas tepkileri zamanla azalmıyor, aksine şiddetleniyorsa, günlük hayatını ciddi şekilde etkiliyor ve bu durumla başa çıkmakta zorlanıyorsanız, profesyonel destek almak en doğru adımdır. Ankara'da bu süreçte size ve çocuğunuza rehberlik edecek bir Ankara çocuk psikiyatrisi uzmanına başvurmak, onun bu zorlu deneyimi sağlıklı bir şekilde işlemesine yardımcı olabilir. Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ, yas sürecindeki çocuklara ve ailelerine yönelik danışmanlık hizmeti sunmaktadır.