Otizm spektrum bozukluğu, tek başına bir ada değildir. Genellikle, yanında başka adaları, yani eşlik eden ruhsal ve gelişimsel durumları da barındıran bir takımadadır. Çocuğunuz için otizm tanısı aldığınızda, yol haritanızın ana hatları belirginleşir. Ancak zamanla, bu ana yoldan sapan, sizi ve çocuğunuzu daha da zorlayan başka patikalar fark edebilirsiniz. Bu patikalar, otizme sıklıkla eşlik eden anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi diğer ruhsal rahatsızlıklardır.
Bu durumların en zorlayıcı yanı, belirtilerinin sıklıkla otizmin kendi özelliklerinin gölgesinde kalmasıdır. "Diagnostik gölgeleme" adı verilen bu olgu, bir çocuğun artan öfke nöbetlerinin, sosyal geri çekilmesinin veya takıntılı davranışlarının "zaten otizmin bir parçası" olarak görülüp altta yatan bir anksiyete veya depresyonun gözden kaçırılmasına neden olur. Bu nedenle, bir ebeveyn olarak otizmin ötesine bakabilmek, bu eşlik eden durumların sessiz sinyallerini tanımak ve doğru desteği aramak, çocuğunuzun genel iyi oluşu ve yaşam kalitesi için hayati bir öneme sahiptir.
Bu rehber, otizme neden başka rahatsızlıkların eşlik ettiğini anlamak, bu durumların belirtilerini otizmin özelliklerinden ayırt etmek ve doğru teşhis ve tedavi için atılması gereken adımları aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
Bölüm 1: Karmaşık Tablo: Neden Otizme Sıklıkla Başka Rahatsızlıklar Eşlik Eder?
Otizm ve diğer ruhsal durumlar arasındaki bu güçlü bağın altında yatan birden fazla neden bulunmaktadır. Bu, basit bir tesadüf değil, karmaşık biyolojik ve çevresel faktörlerin bir etkileşimidir.
Ortak Genetik ve Nörobiyolojik Zemin: Bilimsel araştırmalar, otizm spektrum bozukluğuna zemin hazırlayan genetik yatkınlıkların ve beyin gelişimindeki farklılıkların, aynı zamanda anksiyete, DEHB ve depresyon gibi durumlar için de bir risk faktörü oluşturabildiğini göstermektedir. Beynin, duygusal düzenleme, dikkat ve sosyal işlemlemeden sorumlu bölgelerindeki ortak farklılıklar, bu durumların bir arada görülme olasılığını artırır.
Kronik Stresin Yıpratıcı Etkisi: Otizmli bir çocuk için sıradan bir gün, nörotipik bir bireyin bir haftada yaşayacağı kadar stres barındırabilir. Sürekli bir duyusal bombardıman (gürültüler, ışıklar, kalabalıklar), sosyal kuralları anlamaya çalışmanın getirdiği zihinsel yorgunluk ve sürekli olarak beklentilere uyum sağlama baskısı, sinir sistemini "savaş ya da kaç" modunda tutar. Bu kronik stres, anksiyete ve depresyon gibi durumların gelişmesi için son derece verimli bir zemin oluşturur.
Sosyal İzolasyon ve Akran Zorbalığının Yaraları: Akranları tarafından anlaşılmamak, sürekli dışlanmak veya daha kötüsü, aktif olarak zorbalığa maruz kalmak, her çocuğun ruh sağlığını derinden yaralar. Otizmli çocuklar, sosyal iletişimdeki farklılıkları nedeniyle bu tür olumsuz deneyimlere daha açıktır. Yaşanan bu izolasyon ve reddedilme, doğrudan depresif duyguları ve sosyal anksiyeteyi tetikler.
İşlevsel Zorlukların Doğurduğu Hayal Kırıklığı: Otizme sıkça eşlik eden yürütücü işlev zorlukları (planlama, organize olma, bir göreve başlama ve sürdürme gibi), okulda ve günlük yaşamda sürekli bir başarısızlık ve hayal kırıklığı hissine yol açabilir. Bu durum, çocuğun kendine olan güvenini sarsarak kaygı ve çaresizlik duygularını besler.
Bölüm 2: En Sık Görülen Eşlik Eden Durumlar ve Otizmin Gölgesindeki Belirtileri
Eşlik eden durumları fark etmenin anahtarı, çocuğunuzun temel karakteristiği haline gelmiş davranışların yoğunluğunda, sıklığında ve niteliğindeki değişime odaklanmaktır.
1. Anksiyete (Kaygı) Bozuklukları Bu, otizme en sık eşlik eden durumdur. Belirtileri, otizmin temel özellikleriyle çok kolay karışır.
Otizm mi, Anksiyete mi?: Otizmli bir çocuk zaten rutinleri sever ve değişikliklerden hoşlanmaz. Ancak anksiyete devreye girdiğinde, bu durum "rutin bozulursa felaket olur" şeklinde bir korkuya dönüşür. Tekrarlayan davranışlar (stimler), sakinleşme aracından çok, panik halinde bir başa çıkma mekanizmasına döner.
Dikkat Edilmesi Gereken Sinyaller:
Rutinlere olan bağlılığın aşırı katılaşması ve en ufak bir değişikliğe karşı şiddetli krizler (meltdown) yaşanması.
Tekrarlayan davranışların (el çırpma, sallanma) sıklık ve şiddetinde belirgin bir artış.
Sürekli olarak "ne olacak?", "ya şöyle olursa?" gibi endişeli sorular sorma veya güvence arama.
Okula gitmeyi reddetme, belirli yerlerden veya durumlardan aşırı korkma (fobiler).
Nedeni belirsiz karın ağrıları, baş ağrıları gibi fiziksel şikayetlerde artış.
Uykuya dalmakta aşırı zorlanma.
2. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) DEHB ve otizm belirtileri o kadar iç içe geçmiştir ki, ayırt edici tanı koymak uzmanlık gerektirir.
Otizm mi, DEHB mi?: Her iki durumda da dikkat sorunları görülebilir. Ancak otizmli bir çocuk genellikle kendi yoğun ilgi alanına saatlerce odaklanabilirken, dış dünyadaki bir derse veya yönergeye dikkatini vermekte zorlanır. DEHB'de ise dikkat, ilgi alanı olsa dahi, genel olarak dağınık ve sürdürülmesi zordur. Otizmdeki hareketlilik genellikle ritmik ve tekrarlayıcıyken, DEHB'deki hiperaktivite daha kaotik ve amaçsız olabilir.
Dikkat Edilmesi Gereken Sinyaller:
En sevdiği ve ilgi duyduğu aktivitelerde bile dikkatinin kolayca dağılması.
Sürekli bir içsel motor tarafından yönetiliyormuş gibi yerinde duramama.
Düşünmeden hareket etme (impulsivite) ve tehlikeli olabilecek davranışlar sergileme.
Eşyalarını sürekli kaybetme, görevleri ve yönergeleri unutma.
Konuşurken sık sık başkalarının sözünü kesme.
3. Depresyon Otizmli ergenlerde ve çocuklarda oldukça yaygındır ancak en zor tanınan durumlardan biridir.
Otizm mi, Depresyon mu?: Otizmin doğal bir parçası olan sosyal içe çekilme ve donuk yüz ifadesi (düz affekt), depresyonun belirtileriyle karıştırılabilir.
Dikkat Edilmesi Gereken En Önemli Sinyaller:
En büyük kırmızı bayrak: Daha önce saatlerini, günlerini adadığı, tutkuyla bağlı olduğu özel ilgi alanına karşı ani bir ilgisizlik ve keyif alamama.
Öfke nöbetleri ve krizlerde (meltdown) belirgin bir artış; sürekli bir sinirlilik ve alınganlık hali.
Enerji seviyesinde ciddi bir düşüş, sürekli yorgun ve halsiz görünme.
İştah ve uyku düzeninde belirgin değişiklikler (çok fazla veya çok az yeme/uyuma).
"Ben kötüyüm", "hiçbir şeyi doğru yapamıyorum", "kimse beni sevmiyor" gibi olumsuz ve kendine yönelik suçlayıcı ifadeler.
kendine zarar verme düşünceleri veya davranışları.
4. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Otizmin tekrarlayan davranışları ile OKB'nin kompulsiyonları arasındaki ayrım incedir.
Otizm mi, OKB mi?: Otizmdeki tekrarlayan davranışlar ve rutinler genellikle birey için düzenleyici, öngörülebilir ve rahatlatıcıdır. OKB'de ise durum farklıdır. Birey, takıntılı düşüncelerin (obsesyonlar) yarattığı yoğun kaygıyı azaltmak için belirli davranışları (kompulsiyonlar) yapmak zorunda hisseder. Bu davranışlar zevk vermez, bir zorunluluktur ve yapılmadığında yoğun sıkıntıya neden olur.
Dikkat Edilmesi Gereken Sinyaller:
Çocuğun, belirli ritüelleri yapmazsa "kötü bir şey olacağı" korkusunu dile getirmesi.
Ritüellerin kesintiye uğramasına karşı aşırı sıkıntılı ve panik halinde tepki vermesi.
Davranışların, çocuğun günlük yaşamını (okula gitme, oyun oynama) ciddi şekilde engellemesi.
Bölüm 3: Doğru Değerlendirme ve Bütüncül Tedavinin Önemi
Çocuğunuzda bu belirtilerden herhangi birini fark ettiğinizde, doğru uzmana ulaşmak ve kapsamlı bir değerlendirme almak hayati önem taşır. Bu noktada, hem otizm spektrum bozukluğu hem de eşlik eden ruhsal rahatsızlıklar konusunda derinlemesine bilgi sahibi bir hekim bulmak aileler için en önemli adımdır. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi alanında çalışan Doç.Dr. Büşra OLCAY ÖZ, bu tür karmaşık durumların değerlendirilmesinde bütüncül bir yaklaşımın altını çizmektedir. Doç.Dr. Büşra OLCAY ÖZ'e göre, "Otizmli bir çocuğun artan krizlerini veya takıntılarını sadece otizmin bir parçası olarak görmek, altta yatan ve tedavi edilebilir bir anksiyete bozukluğunu veya OKB'yi gözden kaçırmamıza neden olabilir. Bizim görevimiz, davranışın altına bakmak ve 'Bu davranış neyin ifadesi? Çocuk bu davranışla bize ne anlatmaya çalışıyor?' diye sormaktır. Etkili ve bütüncül bir tedavi planı, ancak bu derinlemesine analizle mümkün olur."
Bu uzman görüşü, ailelerin neden kapsamlı ve deneyimli bir değerlendirme araması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Doğru bir teşhis, her bir durumun kendine özgü ihtiyaçlarına yönelik bir tedavi planı oluşturulmasını sağlar. Bu plan genellikle şunları içerir:
Otizmli çocuğun düşünce yapısına uyarlanmış terapi yöntemleri (Örn: Anksiyete için Bilişsel Davranışçı Terapinin uyarlanması).
Ebeveyn eğitimi ve danışmanlığı.
Okulla iş birliği içinde davranışsal destek planları.
Gerekli görüldüğünde, dikkatle seçilmiş ve takip edilen ilaç tedavileri.
Çocuğunuzun En İyi Gözlemcisi Sizsiniz
Otizmli bir çocuğun ebeveyni olmak, onun dünyasının en yakın tanığı olmaktır. Çocuğunuzun temel davranışlarını, neyin onu rahatlatıp neyin strese soktuğunu en iyi siz bilirsiniz. Eğer içgüdüleriniz size "bu normalden farklı", "bu sadece otizm değil, başka bir şey var" diyorsa, lütfen bu sese kulak verin. Otizmin ötesine bakarak, çocuğunuzun ruhsal sağlığının sessiz çığlıklarını duyabilir ve onun daha huzurlu, daha mutlu ve potansiyelini tam olarak ortaya koyabildiği bir yaşam sürmesi için en doğru kapıları aralayabilirsiniz.