Sürekli Mutsuz ve İsteksiz Olan Çocuğum İçin Ne Yapabilirim?

Çocuğunuzdaki sürekli mutsuzluk ve isteksizlik hali, normal bir üzüntüden fazlası olabilir. Eskiden sevdiği şeylerden keyif alamama (anhedoni), aşırı sinirlilik, uyku/iştah değişiklikleri ve okul sorunları depresyon belirtisidir. Onu yargılamadan dinleyin ve küçük, baskısız aktivitelerle yanında olun. Belirtiler kalıcı ise bir çocuk psikiyatristinden destek almak çok önemlidir.

Her çocuğun keyifsiz günleri, hayal kırıklıkları ve üzüntüleri olur. Ancak bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun içindeki o yaşam enerjisinin, o "içsel güneşin" bir süredir parlamadığını, yerini sürekli bir griliğin aldığını hissedebilirsiniz. Eskiden kahkahalarla oynadığı oyunlar artık ilgisini çekmiyor, en sevdiği yemeği bile istemiyor, arkadaşlarıyla görüşmek için bahaneler üretiyorsa, bu durum geçici bir üzüntüden daha fazlası olabilir.

Öncelikle en büyük miti bir kenara bırakalım: "Çocuklar depresyona girmez" düşüncesi kesinlikle doğru değildir. Çocuk ve ergen depresyonu gerçektir, ciddidir ve en önemlisi, tedavi edilebilir bir durumdur. Sizin göreviniz onu zorla "neşelendirmeye" çalışmak değil, o solgunlaşan içsel güneşi yeniden besleyecek toprağı sabırla ve sevgiyle hazırlamaktır.

 

Adım 1: Farkı Anlayın: Sadece Üzgün mü, Yoksa Daha Fazlası mı?

 

Doğru adımı atmak için normal üzüntü ile potansiyel depresyon arasındaki farkı anlamak önemlidir.

Normal Üzüntü: Genellikle belirli bir olaya (arkadaşıyla kavga etme, oyuncağının kırılması) bağlıdır. Geçicidir ve çocuk gün içinde başka şeylerden keyif alabilir, teselli edilebilir.

Olası Depresyon Belirtileri:

Süreklilik ve Yaygınlık: Mutsuzluk ve isteksizlik hali haftalarca, hatta aylarca sürer ve hayatının her alanını (okul, ev, arkadaşlar) etkiler.

Keyif Alamama (Anhedoni): Bu en önemli belirtidir. Eskiden onu heyecanlandıran hobiler, oyunlar, arkadaşlar veya aktiviteler artık ona hiçbir şey ifade etmez.

Aşırı Sinirlilik ve Alınganlık: Çocuklarda ve ergenlerde depresyon, kendini sık sık üzüntü yerine, anlamsız öfke patlamaları, aşırı alınganlık ve tahammülsüzlükle gösterir.

Değersizlik ve Suçluluk Duyguları: "Ben aptalım," "Kimse beni sevmiyor," "Her şey benim suçum" gibi kendisiyle ilgili olumsuz ve gerçekdışı inançlar geliştirir.

Fiziksel Değişimler: Uyku düzeninde (çok uyuma/uyuyamama) ve iştahında (çok yeme/hiç yememe) belirgin değişiklikler olur. Tıbbi nedeni bulunamayan karın ve baş ağrıları sıklaşır.

Enerji Kaybı ve Odaklanma Güçlüğü: Sürekli yorgun ve bitkin görünür. Derslere odaklanmakta zorlandığı için okul başarısı belirgin şekilde düşer.

 

Adım 2: "Şefkatli Bir Bahçıvan" Olun: Evde Atabileceğiniz Destekleyici Adımlar

 

Çocuğunuzu solmuş bir çiçeğe benzetirsek, sizin rolünüz onu zorla çekip büyütmeye çalışmak değil, toprağını havalandıran, suyunu ve güneşini ayarlayan "şefkatli bir bahçıvan" olmaktır.

Dinleyin, Çözüm Üretmeyin: İlk içgüdümüz "Hadi üzülme, bak ne güzel oyuncakların var!" gibi tesellilerle sorunu çözmektir. Bu, çocuğun duygusunun anlaşılmadığını hissetmesine neden olur. Bunun yerine, sadece duygusunu onaylayın. "Bugünlerde kendini gerçekten keyifsiz hissettiğini görüyorum. Bu kulağa çok zor geliyor. Senin yanındayım" demek, verebileceğiniz en büyük destektir.

Baskısız "Birliktelik" Anları Yaratın: Büyük eğlenceler planlamak yerine, küçük ve baskısız anlar yaratın. Birlikte 10 dakika yürümek, yan yana uzanıp sessizce bir müzik dinlemek veya sadece mutfakta size yardım etmesine izin vermek... Amaç "eğlenmek" değil, "bağlantıda kalmak" olmalıdır.

Rutinlerin Güvenli Çapasını Kullanın: Depresyon, içsel bir kaos yaratır. Her gün yaklaşık aynı saatte kalkan, yemeğini yiyen ve uyuyan bir çocuğun zihni, bu dışsal düzen sayesinde bir nebze de olsa güvende hisseder. Rutinler, fırtınalı bir denizde gemiyi sabit tutan bir çapa gibidir.

Çabayı Takdir Edin, Sonucu Değil: Depresyondaki bir çocuk için yataktan kalkmak bile maraton koşmak gibidir. "Odan hala dağınık" demek yerine, "Bugün formanı giymeyi başardığını gördüm, bu harika bir çaba" gibi en ufak adımı bile takdir edin.

 

Adım 3: Profesyonel Yardım Ne Zaman Şarttır?

 

Bir bahçıvan toprağı ne kadar hazırlasa da bazen bitkinin profesyonel bir bakıma, farklı bir vitamine ihtiyacı olur.

Eğer yukarıda sayılan belirtiler birkaç haftadan uzun süredir devam ediyorsa,

Çocuğunuzun okul ve arkadaşlık hayatı ciddi şekilde olumsuz etkileniyorsa,

Ve en önemlisi, umutsuzluktan, kendine zarar vermekten veya ölmekten bahsediyorsa, hiç beklemeden bir uzmana başvurma zamanı gelmiştir.

Çocuk ve ergen depresyonu, tedavi edilebilir tıbbi bir durumdur. Bir uzmana danışmak, bir zayıflık işareti değil, en doğru ebeveynlik adımıdır. Ankara’da Doç. Dr. Büşra Olcay Öz gibi bir çocuk ve ergen psikiyatristi, durumun kapsamlı bir değerlendirmesini yapar, altta yatan nedenleri (akran zorbalığı, öğrenme güçlüğü, ailevi sorunlar vb.) anlamanıza yardımcı olur ve çocuğunuzun "içsel güneşini" yeniden parlatacak en doğru tedavi (terapi ve/veya gerekirse ilaç tedavisi) yolunu belirler.

Unutmayın, bulutlar dağılır ve güneş yeniden parlar. Sizin sevginiz, sabrınız ve doğru yardımı arama cesaretiniz, bu süreçteki en güçlü ışıktır.

Bu metni yararlı buldunuz mu?

Büşra OLCAY ÖZ

Büşra OLCAY ÖZ

Doç. Dr.

Bu Konuda Uzman Doktorlar

Toplumun sağlıklı gelişiminin temel taşlarından biri, çocuk ve gençlerin ruhsal iyilik halidir. Bu alanda görev yapan uzmanların bilgi birikimi ve deneyimi, psikiyatrik destek süreçlerinin kalitesini doğrudan etkiler. Çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında 2012 yılından bu yana aktif olarak çalışan Doç. Dr. Büşra Olcay Öz, Nisan 2024’te doçentlik unvanını kazanarak akademik kariyerinde önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Uzun yıllara dayanan deneyimi ve alanına dair derinlemesine uzmanlığıyla, 2024 itibarıyla Ankara’da çocuk ve ergenlere yönelik bireyselleştirilmiş psikiyatrik hizmetler sunmaya devam etmektedir.

Detaylı Profil
Önemli Uyarı

Sağlık kütüphanemizde yer alan içerikler, yalnızca genel bilgilendirme amacı taşımakta olup, hazırlandıkları tarihteki bilimsel verilere dayanmaktadır. Kişisel sağlık durumunuzla ilgili her türlü soru, teşhis ya da tedavi ihtiyacınız için mutlaka bir hekimle ya da yetkili bir sağlık kuruluşuyla görüşmeniz önerilir.