Çocuklarda Yas Dönemi, Süreçleri ve Tedavisi, Nasıl Geçer?

Yas nedir ve evreleri nelerdir? Kayıpla başa çıkma sürecinde yaşanan duygusal ve fiziksel belirtileri keşfedin. Çocuk ve ergenlerde yas süreci ve Ankara'da Çocuk Psikiyatristi Doç. Dr. Büşra Olcay Öz'den destek alma hakkında bilgi edinin.

Hayat, doğası gereği başlangıçlar ve sonlarla doludur. Sevdiğimiz birini, bir evcil hayvanı, bir işi, bir ilişkiyi ya da sağlığımızı kaybetmek, bu sonların en sarsıcı olanlarındandır. Kayıp, insan deneyiminin kaçınılmaz bir parçasıdır ve bu kayba verdiğimiz doğal, çok katmanlı tepkiye yas denir. Yas süreci, parmak izi gibi kişiye özeldir; tek bir doğru yolu ya da belirli bir zaman çizelgesi yoktur. Ancak bu zorlu ve karmaşık yolculukta bize rehberlik edebilecek evrensel duygular, evreler ve başa çıkma mekanizmaları vardır.

Bu makalede, yasın ne olduğunu, bilimsel olarak kabul görmüş evrelerini, yas sürecinde ortaya çıkan belirtileri, farklı yaş gruplarında (özellikle çocuklar ve ergenlerde) yasın nasıl deneyimlendiğini ve bu sürecin ne zaman profesyonel bir destek gerektirdiğini detaylı bir şekilde ele alacağız. Bu bağlamda, Ankara'da hizmet vermekte olan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Büşra OLCAY ÖZ'ün uzman görüşleri ve yaklaşımlarından da faydalanarak, yas sürecine dair kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlıyoruz.

 

Yas Nedir? Keder ve Matemden Farkı

 

Yas, sevilen birinin ölümü veya önemli bir kaybın ardından yaşanan yoğun duygusal ve fiziksel acı durumudur. Sadece üzüntüden ibaret değildir; öfke, suçluluk, kafa karışıklığı, inkar ve hatta bazen rahatlama gibi bir dizi karmaşık duyguyu içerir.

Yas (Grief): Kayba verilen içsel tepkidir. Düşüncelerimizi, duygularımızı ve fiziksel sağlığımızı kapsar.

Matem (Mourning): Yasın dışa vurumudur. Cenaze törenleri, anma ritüelleri, sosyal gelenekler gibi kültürel ve toplumsal ifadeleri içerir.

Keder (Sorrow): Yas sürecinde yaşanan derin üzüntü halidir. Yasın en belirgin duygusal bileşenlerinden biridir.

Yas tutmak bir hastalık değil, sağlıklı ve doğal bir iyileşme sürecidir. Kaybın gerçekliğini kabullenmek ve hayatı yeniden düzenlemek için zamana ve duygusal emeğe ihtiyaç duyulan bir adaptasyon dönemidir.

 

Yasın Beş Evresi: Kübler-Ross Modeli

 

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross tarafından geliştirilen ve "yasın beş evresi" olarak bilinen model, yas sürecindeki duygusal yolculuğu anlamak için yaygın olarak kullanılan bir çerçevedir. Bu evreler her zaman sıralı bir şekilde yaşanmaz, kişiler arasında gidip gelebilir, bazı evreleri atlayabilir veya farklı bir sırada deneyimleyebilirler.

 

1. İnkar (Denial)

 

Kaybın ilk şokuyla birlikte gelen bir savunma mekanizmasıdır. Kişi, olanları kabullenmekte zorlanır ve gerçekliği reddeder. "Bu doğru olamaz," "Bir yanlışlık olmalı," gibi düşünceler hakimdir. İnkar, ezici duygusal yükle başa çıkabilmek için bedenin ve zihnin kendine tanıdığı bir zamandır. Bu evre, kaybın acı verici gerçekliğine yavaş yavaş adapte olmamızı sağlar.

 

2. Öfke (Anger)

 

İnkar perdesi aralandığında, altta yatan acı ve çaresizlik duyguları öfke olarak yüzeye çıkabilir. Bu öfke, kaybedilen kişiye, kendine, doktorlara, Tanrı'ya veya duruma müdahil olan herhangi birine yönelebilir. "Neden ben?", "Bu neden onun başına geldi?" gibi sorularla ifade edilir. Öfke, aslında acının bir yansımasıdır ve kontrolü kaybetme hissine karşı bir tepkidir. Bu duygunun sağlıklı bir şekilde ifade edilmesi önemlidir.

 

3. Pazarlık (Bargaining)

 

Kişi, kaybı geri döndürmek veya acıyı dindirmek için bir tür pazarlık yapma eğilimine girer. Bu genellikle daha yüksek bir güçle (Tanrı gibi) yapılan içsel bir anlaşmadır. "Eğer o geri gelirse, bir daha asla...", "Sadece biraz daha zaman ver, söz veriyorum..." gibi düşüncelerle kendini gösterir. Bu evre, çaresizlik hissiyle başa çıkma ve kontrolü geri kazanma arzusunun bir ürünüdür.

 

4. Depresyon (Depression)

 

Pazarlığın işe yaramadığı ve kaybın gerçekliğinin tüm ağırlığıyla çöktüğü evredir. Bu, klinik bir depresyon tanısından farklı olarak, yasa özgü bir "tepkisel depresyon" durumudur. Derin bir üzüntü, boşluk hissi, umutsuzluk, sosyal geri çekilme ve geleceğe dair karamsarlık hakimdir. Kişi, kaybın getirdiği pratik (finansal, sosyal) sorunlarla da yüzleşmek zorunda kalır. Bu evre, iyileşme sürecinin sancılı ama gerekli bir parçasıdır.

 

5. Kabullenme (Acceptance)

 

Bu evre, mutluluk veya "her şeyin yoluna girmesi" anlamına gelmez. Kabullenme, kaybın gerçekliğiyle savaşmayı bırakıp, onunla birlikte yaşamayı öğrenmektir. Kaybedilen kişi unutulmaz, ancak onun yokluğunda hayatı yeniden inşa etme süreci başlar. Enerji, geçmişe takılı kalmak yerine, yeni bir "normal" yaratmaya yönelir. Bu, hayatın devam ettiğini ve yeni başlangıçların mümkün olduğunu anlamaktır.

 

Yas Sürecinin Belirtileri: Beden ve Ruh Üzerindeki Etkiler

 

Yas, sadece duygusal bir süreç değildir; zihinsel, fiziksel ve davranışsal olarak da kendini gösterir.

Duygusal Belirtiler: Üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, yalnızlık, yorgunluk, çaresizlik, şok, hasret, uyuşukluk hissi, geleceğe dair korku.

Fiziksel Belirtiler: Mide bulantısı, baş ağrısı, göğüste sıkışma, boğazda düğümlenme hissi, iştah değişiklikleri (artma veya azalma), uyku sorunları (çok uyuma veya uykusuzluk), kas ağrıları, baş dönmesi, bağışıklık sisteminin zayıflaması.

Zihinsel (Bilişsel) Belirtiler: İnanamama, kafa karışıklığı, odaklanma güçlüğü, unutkanlık, kaybedilen kişiyle ilgili saplantılı düşünceler, sanrılar (sesini duymak, onu görmek gibi).

Davranışsal Belirtiler: Sosyal geri çekilme, ağlama nöbetleri, kaybedilen kişiyi hatırlatan yerlerden ve aktivitelerden kaçınma, huzursuzluk, içe kapanma, alkol veya madde kullanımında artış.

 

Farklı Yaş Gruplarında Yas: Çocuklar ve Ergenler Özelinde Bir Bakış

 

Yas süreci evrensel olsa da, yaşa ve gelişimsel döneme göre ifade edilme ve anlaşılma biçimi büyük farklılıklar gösterir. Özellikle çocuklar ve ergenler, yetişkinlerden çok daha farklı ve bazen kafa karıştırıcı tepkiler verebilirler. Bu noktada, çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanlarının rolü kritik bir önem taşır.

 

Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş)

 

Bu yaştaki çocuklar ölümü geri döndürülebilir ve geçici bir durum olarak algılarlar. "Ne zaman geri gelecek?" gibi sorular sorabilirler. Soyut düşünme becerileri gelişmediği için, ölümü uykuya dalmak gibi somut kavramlarla anlamlandırmaya çalışırlar. Yaslarını doğrudan kelimelerle ifade etmek yerine, davranışlarıyla gösterirler:

Altını ıslatma gibi gerileme davranışları

Ayrılık kaygısında artış

Oyunlarında sürekli ölümü canlandırma

Öfke nöbetleri ve huysuzluk

 

Okul Çağı Çocukları (6-12 Yaş)

 

Bu dönemde ölümün kalıcı ve geri döndürülemez olduğu anlaşılmaya başlanır. Ancak "sadece yaşlıların veya hastaların öldüğü" gibi sihirli düşünceler devam edebilir. Kendi düşüncelerinin veya davranışlarının ölüme neden olduğuna dair suçluluk duyguları yaşayabilirler. Tepkileri şunları içerebilir:

Okul başarısında düşüş ve dikkat sorunları

Ölüm ve hastalıkla ilgili yoğun merak ve sorular

Mide ağrısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler

Agresif davranışlar veya aşırı içe kapanma

 

Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş)

 

Ergenler, ölümü yetişkinler gibi soyut düzeyde anlarlar ancak duygusal tepkileri çok daha yoğun ve dalgalı olabilir. Bir yandan yetişkin gibi güçlü görünmeye çalışırken, diğer yandan çocuksu bir desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu çelişki, süreci daha da karmaşık hale getirir. Ergenlerde yas tepkileri:

Yoğun öfke, isyan ve varoluşsal sorgulamalar ("Hayatın anlamı ne?")

Arkadaş grubuna aşırı yönelme veya tam tersi izolasyon

Riskli davranışlara eğilim (alkol, madde kullanımı, tehlikeli araç kullanma)

Depresyon, kaygı bozuklukları ve kendine zarar verme düşünceleri

Aile üyelerinden uzaklaşma ve iletişim kurmaktan kaçınma

 

Profesyonel Destek Ne Zaman Gerekir? Doç. Dr. Büşra OLCAY ÖZ ile Yas Terapisi

 

Yas, doğal bir süreç olmasına rağmen, bazı durumlarda "karmaşık yas" veya "uzamış yas bozukluğu" adı verilen bir tabloya dönüşebilir. Bu durumda, yasın doğal akışı durur ve kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini ve ilişkilerini ciddi şekilde bozmaya başlar.

Aşağıdaki durumlarda bir uzmandan destek almak kritik önem taşır:

Yas belirtilerinin 6 ay ila 1 yıl geçmesine rağmen şiddetini azaltmadan devam etmesi.

Kişinin geleceğe dair hiçbir umut besleyememesi ve hayatın anlamsız olduğunu düşünmesi.

Yoğun suçluluk duygularının ve kendine yönelik öfkenin devam etmesi.

Sosyal ilişkilerden tamamen kopma ve uzun süreli izolasyon.

İntihar düşüncelerinin varlığı.

Kaybı hatırlatan her şeyden aşırı kaçınma.

İşlevsellikte (iş, okul, kişisel bakım) ciddi ve uzun süreli bozulma.

Özellikle çocuklar ve ergenler söz konusu olduğunda, yas sürecinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gelecek ruh sağlıkları için hayati önem taşır. Bu noktada, Ankara merkezli kliniğinde hizmet veren Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Büşra OLCAY ÖZ, bu hassas yaş gruplarının yas sürecini yönetmede uzmanlaşmış bir isimdir.

Doç. Dr. Büşra OLCAY ÖZ, çocukların ve ergenlerin gelişimsel özelliklerini dikkate alarak, onlara özel terapi yaklaşımları sunar. Çocuklarla oyun terapisi, sanat terapisi gibi onların kendilerini en doğal şekilde ifade edebilecekleri yöntemleri kullanırken; ergenlerle bireysel terapi ve aile danışmanlığı yoluyla bu fırtınalı dönemi güvenli bir şekilde atlatmalarına yardımcı olur. Terapinin amacı, yası ortadan kaldırmak değil, kaybın sağlıklı bir şekilde çocuğun veya ergenin hayatına entegre edilmesini sağlamaktır. Dr. Öz, aynı zamanda ailelere de danışmanlık vererek, bu süreçte çocuklarına nasıl destek olabilecekleri konusunda onlara yol gösterir.

 

Yas Süreciyle Sağlıklı Başa Çıkma Yolları

 

Duygularınıza İzin Verin: Ağlamak, bağırmak, üzülmek... Tüm bu duygular normal ve sağlıklıdır. Onları bastırmaya çalışmak, süreci yalnızca uzatır.

Kendinize Karşı Şefkatli Olun: Yas tutmak yorucudur. Kendinize dinlenmek, iyileşmek ve adapte olmak için zaman tanıyın. Mükemmel olmak zorunda değilsiniz.

Sosyal Destek Ağınızı Kullanın: Arkadaşlarınızla, ailenizle konuşun. Duygularınızı paylaşmak, yalnız olmadığınızı hissettirir ve yükünüzü hafifletir.

Fiziksel Sağlığınıza Özen Gösterin: Dengeli beslenmeye, yeterince uyumaya ve düzenli egzersiz yapmaya çalışın. Fiziksel sağlık, ruh sağlığını doğrudan etkiler.

Anıları Canlı Tutun: Kaybettiğiniz kişiyle ilgili güzel anıları hatırlamak, fotoğraflara bakmak veya onun sevdiği şeyleri yapmak acı verici olsa da iyileştirici olabilir. Bu, vedalaşmak değil, sevgiyi canlı tutmaktır.

Ritüeller Oluşturun: Doğum günlerinde anma yapmak, mezarını ziyaret etmek veya onun adına bir fidan dikmek gibi ritüeller, yasın yönetilmesine yardımcı olabilir.

Rutinlerinize Geri Dönün: Hayat durmuş gibi hissettirse de, yavaş yavaş günlük rutinlerinize dönmek, bir normallik ve kontrol hissi sağlayabilir.

Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin: Bir terapist veya danışmanla konuşmak, bu süreçte size güvenli bir alan sunar ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmenize yardımcı olur.

 

Yas Tutan Birine Nasıl Destek Olunur?

 

Sadece Dinleyin: Akıl vermeye, çözüm bulmaya çalışmayın. Sadece orada olun ve yargılamadan dinleyin.

Klişelerden Kaçının: "Güçlü olmalısın," "Hayat devam ediyor," "O daha iyi bir yerde" gibi cümleler genellikle yardımcı olmaz, aksine kişinin duygularını geçersiz kılar.

Pratik Yardım Teklif Edin: Yemek yapmak, çocuklara bakmak, faturaları ödemek gibi somut yardımlar, yas tutan kişinin üzerindeki yükü hafifletir.

Sabırlı Olun: Yasın bir zaman çizelgesi yoktur. Kişiye acele etmesi için baskı yapmayın. Desteğinizin uzun vadeli olduğunu hissettirin.

Kaybedilen Kişi Hakkında Konuşmaktan Çekinmeyin: Onun ismini anmak, güzel anıları paylaşmak, unutulmadığını gösterir ve yas tutan kişiye iyi gelebilir.

 

Yas, bir kayba verdiğimiz sevginin devam eden bir kanıtıdır. Acı verici, kaotik ve yorucu bir süreç olsa da, aynı zamanda büyüme, dönüşüm ve hayata dair daha derin bir anlayış geliştirme potansiyeli de taşır. Bu yolculukta yalnız olmak zorunda değilsiniz. Yasın evrelerini anlamak, belirtilerini tanımak ve sağlıklı başa çıkma yöntemlerini öğrenmek, bu zorlu süreci daha yönetilebilir kılabilir.

Özellikle çocuklar ve ergenler gibi hassas gruplarda yasın etkileri daha karmaşık olabilir ve bu durumlarda profesyonel destek almak, gelecekteki olası ruhsal sorunların önüne geçmek için atılacak en önemli adımdır. Ankara'da bu alanda uzmanlaşmış Doç. Dr. Büşra OLCAY ÖZ gibi profesyoneller, bireylere ve ailelere bu zorlu yolculukta rehberlik ederek, kaybın acısıyla yaşamayı öğrenme ve hayata yeniden tutunma sürecinde paha biçilmez bir destek sunmaktadır. Unutmayın, yas bir bitiş değil, sevginin ve anıların yeni bir formda yaşatıldığı bir başlangıçtır.